20 Aralık 2014 Cumartesi

Cumartesi, Aralık 20, 2014 - No comments

IT ve Gastronomi

IT'ci arkadaşlarımla konuştukça hayretle görüyorum ki, hemen her IT'cinin güneye yerleşmek, bir cafe açmak, devekuşu yumurtası işine girmek, organik tarım yapmak gibi birbirinden yaratıcı hayalleri var. Yıllar yıllar sonra bunun IT'ciler için bir savunma mekanizması olduğunu keşfettim. Aslında hiç yapılmayacağı bilinse bile bir şekilde motivasyon sağlaması hasebiyle söylenegeliyor.
Ah be dede, 3 kuruşken neden almadın o araziyi...
E peki bu kadar çok yırtma planı yapan, her türlü know how'a kolayca ulaşabilecek bu zehir zıkkım adamlar neden bu hedeflerini gerçekleştiremiyor da 2 m2'lik bölmelerinde ömür geçiriyorlar?

Neden olacak İskender Kebap yüzünden ..
1,5 eti bol
1,5 Etibol
Tamam biraz daha baştan alalım.

Bilgi teknolojileri sektörü yapısı itibariyle yüksek rekabetin yaşandığı ve zihinsel dayanıklılığın önemli olduğu zorlu bir sektör. Tüm aktörleri günün sonunda ciddi bir yorgunluk duyuyor. İste tam da böyle zamanlarda bu ipe sapa gelmez fikirler dolduruyor zihni. "Ulan bir halı saha açsak yırtar mıyız", "trüf mantarı nasıl yetiştiriliyor" diye yazılıyor arama motorlarına.  Tüm bu aydınlanma ve  isyan süreci İskender Kebabı yiyene kadar sürüyor. Kebabı yiyen bünye gerçek dünyaya geri dönüyor.  İnegöl köfteyi yiyende rota güneyden kuzeye çevriliyor. Abagannuş bütün girişimci ruhu bir anda "ustam künefeleri de ateşle bir yandan" seviyesine indiriyor. İsyan bu haykırış, ocakbaşında son buluyor.

Özellikle tüm Türkiye'yi dolaşan bir IT'ci iseniz bu anlattıklarımı zaten biliyorsunuz. O zaman biraz hatıralarınızı canlandırıp ağzınızı sulandıralım. Güzide ülkemizin "IT ve Gastronomi" haritasına bir başlangıç yapalım.  IT ve yemek kültürünün nasıl birbirine bağlı  olduğunu bir sonradan gurme olarak il il açığa çıkaralım.

Önce legal disclaimer: Yüzeysel incelememiz İstanbul, İzmir, Ankara gibi metropolleri kapsamıyor.  Biraz Anadolu'yu gezeceğiz. Ayrıca bu yazıda bedavadan ürün yerleştirme yapılmıştır.

Adana
Genel olarak istenen düzeyde olmasa da enterprise çok sayıda firma barındıran ilimiz. IT'de fırsat var. Evet ağzınızın sulandığını görür gibiyim. Adana'da adana kebabına, diğer illerdeki gibi "Adana" değil, "kıyma" diyorlar. Bu ilimizde  kıyma, külbastı,  ciğer şiş yiyor, şalgam içiyoruz. Örneğin Yeşilkapı diye salaş demenin iltifat olacağı ilkellikte bir yerde nasıl bir kebap yapıyorlar, nasıl bir arpacık soğan közlüyorlar anlaşılır gibi değil.  10 ziyaretten sonra bile hala keşfedilecek müthiş yerler barındırıyor il.  Gelmişken Sakıp Sabancı'nın artık eski gücü kalmayan ve bir bir satılan firmalarına da uğrayabilirsiniz.  Keywordlerimiz, kebap için, Hasan Kolcuoğlu,  Onbaşılar , Kebapçı Şeyhmuz, Hasan usta, Eyvan. Ciğer için  Bedo ve Birbiçer'e gidiyoruz. Dönüşte Ali Göde'den şalgam alıyoruz ama şalgamı alt bagajda dahi uçağa almadıkları için hepsini hava alanında içip  intihar bombacısı gibi uçağa biniyoruz.

Bursa
Bursa, sınırları içindeki çok sayıdaki güçlü firma ile zaten türkiye'nin lokomotif illerinin başında. Otomotiv, makine, tekstil gibi bazı sektörler neredeyse Bursa'dan  nefes alıyor. Bu anlamda IT olarak da potansiyeli büyük. Bu vesile ile yaptığımız ziyaretlerin ilkinde tabi ki İskender Kebap, ikincisinde Kayhan Köfte, üçüncüsünde pideli köfte yiyoruz. Şimdilerde bir Köfteci Yusuf fırtınası da esiyor. Bir sürü şubesinden birinde onun da tadına bakıveriyoruz. İskender mekanı seçerken, hangi İskender geyiklerini mutlaka yapıyoruz: Efendim en iyisi orijinal İskender İskenderoğlu mu, yoksa Santral garajdaki salaş Uludağ Kebapçısı mı, yoksa Heykel'deki İskender İskenderoğlu'nun diğer oğullarından birinin Bursa Kebapçısı mı… Üçü de müthiş.  İskender İskenderoğlu'nda çaya para alıyorlar. O yüzden prensip olarak çok tutmuyorum. Müşteri ilişkileri anlamında Uludağ kebapçısı on numara.  1 saat uzaklıktaki İnegöl'e uğranıp Organize Sanayi'deki firmalar ziyaret edilirken İnegöl köfte ziyafeti de yapılabilir. Oraya gitmişken yakınlardaki Ankara yolu üzerinde  kilo ile et satılan gazete kağıtları serili tahta masalara tabaksız boca edilen Barakfakih'de et/köfte  yemeden de geçmeyin.

Kayseri
Kayseri de ekonomisi hızla gelişen illerimizden. Yemek olarak McDonalds'ı çok iyi. Şahane Mc-chicken yapıyorlar.  Ah ah, latife ediyorum efendim. Kayseri, pastırma adı ile öyle sivrilmiş ki restoranlarının esamisi okunmuyor maalesef. Ondan şaka yapayım dedim. Mantısı artık otomatikleşmiş. Kayseri'de aldığınız mantı Türkiye'deki hemen hemen tüm süpermarketlerde bulunuyor zaten. Ancak pastırmada hala yöresel fark üst düzeyde.  Merkezdeki dükkanlara girin. 50'den başlıyor, 100'e kadar çıkıyor kilosu. Tütünlük diyorlar, şöyle daha yağlı tarafında yapılmış pastırma. Ağza atınca kendi kendine infilak edip yok oluyor. Müthiş tat.  Kayseri'de proje yapamamanın acısı biraz olsun çıkıyor.

Gaziantep
Doğunun Paris'i diye boşa denmiyor. Tarihi ile, ekonomisi ile, kültürü ile hele ki mutfağı ile muhtemelen en çok IT'ci ziyaretine mazhar olan ilimiz. Muhtemelen Antep firmaları Antep dışından bu kadar çok IT firmasının kendilerini bu kadar sık ziyaret etmesine anlam veremiyordur. Artık anlamışsınızdır amaçları proje değil, Ali Nazik.
Ali Nazik, kimsin sen, ne icat ettiğinin farkında mısın?
İmam Çağdaş'ta Ali Nazik kebabı yiyoruz, çıkarken müthiş tatlılarından yaptırıyoruz.  Halil Usta'da mutlaka küşleme yiyoruz. Küşleme koyunun omurga etrafındaki sinirsiz eti. Vejetaryen arkadaşınız varsa bunu bir şekilde  yedirip acı çekmesini sağlayabilirsiniz.

Konya
Üniversiteleri ve gelişmekte olan ekonomisi ile bilişimcilerin sık sık uğradıkları illerden biri daha.  Etli ekmek yeniyor burada.  Üniversiteler ziyaret edilebilir bir yandan da.

Çanakkale'de  Kadir Usta'nın peynir tatlısı, Edirne'de mutlaka yaprak ciğer;  hazır oralara gitmişsiniz, Tekirdağ'dan geçerken köfte yememek olmaz. Madem yola çıktınız Kocaeli Derince'de E5'e yakın  Şanlıurfalı Mehmet Usta'nın ciğer ve kebapları tem'den e5'e sapıp yolu uzatmak için çok önemli bir bahane.


Yazıdan da gözükeceği gibi hızlı başladık, sonlara doğru ağız sulandıkça kısa kesip yalap şalap bitiriverdik. Aynı hayatımız gibi. Güzel bir yemek patlatıp yeniden hızlı bir başlangıç yapmaya devam. Elveda güney hayalleri. (sponsor almayı da unuttuk, görüyor musun)

Dipnot: Restoran isimlerinde, gurme arkadaşımız Mustafa Başkurt'un bilgisinden azami ölçüde yararlanılmıştır. Kendisine telefonda, "abi, İzmit'te bir ciğerci vardı, neydi adı denince "Mehmet Usta, denizciler caddesi no 21" şeklinde dönüş yapan, bu yola baş koymuş bir arkadaşımızdır. Kendisine teşekkür edip "ohaa artık" diyoruz. 

0 yorum:

Yorum Gönder