Pazartesi, Kasım 07, 2016 -
Genel,kişisel gelişim,Komik
No comments
Duygusal Halı Yıkamacılar
İş hayatında meşhurdur, organik hikayelerden business felsefeleri, beyaz yaka sloganları üretirsiniz. Saf bir köylü, 30 yıldır çalışan güçlü bir CEO'ya ağzının payını verir, vapurdaki seyyar satıcıdan pazarlama dersleri alırsınız falan. Zorlanmadığı sürece gerçekten de iş hayatına dair bir çok öğüdü iş hayatı dışındaki bir çok eski tecrübeden, sosyal hayattan alabilirsiniz.
Duygusal Halı Yıkamacılar adlı bir halı yıkama şirketinin sahibi olan Ankaralı iki kardeşin 40 dk'lık belgeselini Youtube'da izlemeye başladığımda üstteki gibi duygulara gark oldum ve işine aşkla yaklaşan bu kardeşlerden güzel bir business mezesi yapabileceğimi düşündüm. Al sana malzeme'ydi. Ancak belgeselin tamamını izlediğimde aklım fikrim karmakarışık olmuştu. Yazıyı, iş notlarını falan unuttum ve müthiş iki insan tanımanın mutluluğu ile bahtiyar olup düşüncelere daldım.
Ankara'da "Duygusal Halı Yıkayıcılar" ismi ile, müşterilerinin halılarını arabalarıyla alıp, yıkayıp onlara temiz olarak geri götüren bu kardeşlerin tek ilginçlikleri şirket isimleri değil. Halı yıkamayı, duygulandırma , duygu parçalama ve duygu birleştirme ünitelerinde yapan bu kardeşler, anlamak mutluluktur diye ünleye ünleye zeybek oynayıp, halı yıkarken onu dokuyan kişi ile iletişim kurduklarını söylüyorlar.
Seth Godin'in ünlü The Purple Cow/Mor İnek kitabını okuyup özümseyip, mor müşteri kavramını ortaya çıkarmışlar. Diyorlar ki artık farklılaşma peşindeki işletme çağı bitti, artık değer katan müşteri yani "mor müşteri çağı"
Bu iki kardeş nasıl becermişlerse superego'larını yok etmişler. Aynı anadan üryan yeni doğmuş bir çocuğun bilinci ile konuşup yaşıyorlar. Çocukluktan itibaren nispeten asosyal olmaları bu süreci kolaylaştırmış gibi. Böyle bir tecrübeye alışık olmayan insanoğlu "bu ne lan", "neyin kafası bu abi", "uçmuşlar" şeklinde tepkiler verebilir. Akabinde kardeşleri dinledikçe aha gene uçuyorlar dediğin anın hemen sonrası gelen iki okkalık bir laf ile taş olup kalabilirsiniz.
Güzel mi güzel Bu iki kardeşin hikayesi aynı zamanda bir işletmenin de hikayesi. Bu hikayede hem Philip Kotler'in pazarlamanın 4P'si olarak bilinen (ürün, yer, promosyon, fiyat) kuralları , hem CRM, hem Müşteri Değeri hem iletişim derken standart bir "İşletme Yüksek Lisansı"nda öğrenebileceğiniz her şey var. Yukarıda da dediğim gibi işin business tarafını boş verin bu iki kardeşi tanımanın mutluluğuna siz de varın mutlaka. İzledikten sonra herkes kendi derslerini kendi çıkaracaktır. Benim aldığım notlar şöyle:
*Annem aşırı arkadaş canlısı bir insandı ama arkadaşı yoktu.
*Ben hiperpasif bir çocuktum
*İmkanının olmadığını gören insanlar kendilerini olgun görürler. Ben de çocukken olgun görürdüm kendimi.
*Askerlik zorluydu. arkadaşlarımız öldü. Çok kurşun attım ama düşmedi hiçbir insan. Neticede dünyadaki herkes insan.
*Halı yıkamada Duygularla tekniği birlikte götürmek gerekiyor.
*Siz günde bir kez gece gündüz yaşıyorsun, ben günde 30 halı temizleyince 30 kez yaşıyorum gece gündüzü. (aha gene uçtular derken) Çünkü bize gelen halılar kirli, mat ben yıkayınca ak oluyor parlıyor, geceden gündüze geçiş oluyor. (kapak geliyor hemen. respect)
*Nasıl bilim adamları atomu parçalayıp özünü anlamaya çalışıyorsa siz de yaptığınız işi parçalara ayırıp anlamalısınız. Anladığınız zaman da mutlu olursunuz. Anlamak mutluluktur (akabinde bunu tekrarlayıp elleri açıp oynamaya başlarlar)
*Yıkarken O halıyı yapan tasarlayan dokuyan insanla bir iletişim oluyor.
*İlacınız istediğiniz kadar keskin olsun ovalamazsanız çitilemezseniz halı temizlenmez. Evren de hareket halindedir. Evren çitiler
*İşin ticari boyutunu düşünürseniz zevk almazsınız işinizden. Yeni duygular yaratmalısınız.
*Müşteri para mı insan mı? İkisi de değil, ikisinin arasında bir şey.
*İnsana verilebilecek en güzel hediye iletişimdir.
*Shakespeare ne demiş, dünya bir tiyatro sahnesidir, rolünü oynayan gider. Biz de reklam yapmayı sevdik. Varlığınızı gösterince varoluyorsunuz.
*O yıllarda Türkiye yeni TL'ye geçince biz de bir üst kimlik oluşturmak istedik, "Yeni İnsan" diye bir kimlik yarattık. Biraz da Neitzsche'nin üstün insanı kavramından hareket ettik. (reklamlarında yeni insan tanımını kullanırlar)
*Mor Müşteri (bkz: Mor İnek) : işletmelere fark yaratan müşteri demek.
(Mor müşteri tanımları için tuafiyeden ruj almışlar yüzlerini boyayıp fotoğraf çekmişler. Photoshop değil)
*Yıkama yerlerinin kapısında duygulama merkezi yazıyor.
*İşimize duyduğumuz aşkın kaynağı kızlardan kaynaklanıyor. O aşk buna dönüşüyor.
*Köle çocuk dünyaya getirmektense bir tek ben yaşarım daha iyi.
Kütüphanelerindeki bazı kitaplar:
*Tescilli ruh, Leke dedektifi, Kir celladı gibi reklam sloganları var.
*Kartvizit taşımıyoruz kalpvizit taşıyoruz diyorlar.
*Aşağıdaki gibi bir müşteri cetveli oluşturmuşlar.:
En çarpıcı yönlerinden biri kardeşler arasındaki uyum. Ezberden tekrar yazamayacağım kadar komplike sözleri bir kardeş es verince diğeri kaldığı yerden devam ettirebiliyor. Tek beyinle yaşayan ama bir şekilde ameliyatla ayrılmış ikizler gibiler. Saf, edebi, komik, sanatsal, duygusal, yer yer ürkütücü.
Memleket en kötü zamanlarını geçirirken biraz olsun nefes almak için Ferdi Yüksek ve Taşkın Yüksek isimli bu müthiş kardeşleri yani Duygusal Halı Yıkamacılar'ı mutlaka tanıyınız.
devamını oku
Duygusal Halı Yıkamacılar adlı bir halı yıkama şirketinin sahibi olan Ankaralı iki kardeşin 40 dk'lık belgeselini Youtube'da izlemeye başladığımda üstteki gibi duygulara gark oldum ve işine aşkla yaklaşan bu kardeşlerden güzel bir business mezesi yapabileceğimi düşündüm. Al sana malzeme'ydi. Ancak belgeselin tamamını izlediğimde aklım fikrim karmakarışık olmuştu. Yazıyı, iş notlarını falan unuttum ve müthiş iki insan tanımanın mutluluğu ile bahtiyar olup düşüncelere daldım.
Ferdi Yüksek ve Taşkın Yüksek Kardeşler |
Seth Godin'in ünlü The Purple Cow/Mor İnek kitabını okuyup özümseyip, mor müşteri kavramını ortaya çıkarmışlar. Diyorlar ki artık farklılaşma peşindeki işletme çağı bitti, artık değer katan müşteri yani "mor müşteri çağı"
Bu iki kardeş nasıl becermişlerse superego'larını yok etmişler. Aynı anadan üryan yeni doğmuş bir çocuğun bilinci ile konuşup yaşıyorlar. Çocukluktan itibaren nispeten asosyal olmaları bu süreci kolaylaştırmış gibi. Böyle bir tecrübeye alışık olmayan insanoğlu "bu ne lan", "neyin kafası bu abi", "uçmuşlar" şeklinde tepkiler verebilir. Akabinde kardeşleri dinledikçe aha gene uçuyorlar dediğin anın hemen sonrası gelen iki okkalık bir laf ile taş olup kalabilirsiniz.
Temiz Ol Fermanı |
*Annem aşırı arkadaş canlısı bir insandı ama arkadaşı yoktu.
*Ben hiperpasif bir çocuktum
*İmkanının olmadığını gören insanlar kendilerini olgun görürler. Ben de çocukken olgun görürdüm kendimi.
*Askerlik zorluydu. arkadaşlarımız öldü. Çok kurşun attım ama düşmedi hiçbir insan. Neticede dünyadaki herkes insan.
*Halı yıkamada Duygularla tekniği birlikte götürmek gerekiyor.
*Siz günde bir kez gece gündüz yaşıyorsun, ben günde 30 halı temizleyince 30 kez yaşıyorum gece gündüzü. (aha gene uçtular derken) Çünkü bize gelen halılar kirli, mat ben yıkayınca ak oluyor parlıyor, geceden gündüze geçiş oluyor. (kapak geliyor hemen. respect)
*Nasıl bilim adamları atomu parçalayıp özünü anlamaya çalışıyorsa siz de yaptığınız işi parçalara ayırıp anlamalısınız. Anladığınız zaman da mutlu olursunuz. Anlamak mutluluktur (akabinde bunu tekrarlayıp elleri açıp oynamaya başlarlar)
*Yıkarken O halıyı yapan tasarlayan dokuyan insanla bir iletişim oluyor.
*İlacınız istediğiniz kadar keskin olsun ovalamazsanız çitilemezseniz halı temizlenmez. Evren de hareket halindedir. Evren çitiler
Leke Dedektifi |
*Müşteri para mı insan mı? İkisi de değil, ikisinin arasında bir şey.
*İnsana verilebilecek en güzel hediye iletişimdir.
*Shakespeare ne demiş, dünya bir tiyatro sahnesidir, rolünü oynayan gider. Biz de reklam yapmayı sevdik. Varlığınızı gösterince varoluyorsunuz.
*O yıllarda Türkiye yeni TL'ye geçince biz de bir üst kimlik oluşturmak istedik, "Yeni İnsan" diye bir kimlik yarattık. Biraz da Neitzsche'nin üstün insanı kavramından hareket ettik. (reklamlarında yeni insan tanımını kullanırlar)
*Mor Müşteri (bkz: Mor İnek) : işletmelere fark yaratan müşteri demek.
(Mor müşteri tanımları için tuafiyeden ruj almışlar yüzlerini boyayıp fotoğraf çekmişler. Photoshop değil)
*İşimize duyduğumuz aşkın kaynağı kızlardan kaynaklanıyor. O aşk buna dönüşüyor.
*Köle çocuk dünyaya getirmektense bir tek ben yaşarım daha iyi.
Kütüphanelerindeki bazı kitaplar:
- Nutuk - M. Kemal
- Milletlerin zenginliği - Adam Smith
- Diplomasi - Henry Kissinger
- Yönetim Stratejisi - Frederich Betz
- Sözcüklerin Bilinci - Elias Canetti
- Oblamov - Goncarov
- Üçüncü dalga - Alvin Tofler
- Karanlık Bir dünyada Bilimin Mum Işığı - Carl Sagan
- Balzac, Stenhal, Shakespeare, Jack London, Goethe ve bir çok klasik…
*Tescilli ruh, Leke dedektifi, Kir celladı gibi reklam sloganları var.
*Kartvizit taşımıyoruz kalpvizit taşıyoruz diyorlar.
*Aşağıdaki gibi bir müşteri cetveli oluşturmuşlar.:
- PASCAL' cılar: Hesap kitap ettirip sipariş vermeyen müşteriler.
- RODIN' ciler: Ben bir düşüneyim diyerek sipariş vermeyen müşteriler.
- PYRRHON' cular: Çok soru soran, güvensiz kuşkucu müşteriler.
- HERAKLEITOS' cular: Bariz güven vermeyen, sipariş verse bile bir daha geri gelmeyecek olan akıcı müşteriler.
- KEYNES' çiler: fiyat araştırması yapan müşteriler.
- HERODOT' çular: Geçmişte size sipariş vermiş müşteriler.
- EDISON' cular: Birde sizi deniyeyim diyen müşteriler.
- HEGEL' ciler: Satıcıya saygı duyan müşteriler.
- ERSİN SALMAN' cılar: Reklamımızı beğenerek arayan müşteriler.
- TEVFİK FİKRET' çiler : Öneri üzerine sipariş veren müşteriler.
En çarpıcı yönlerinden biri kardeşler arasındaki uyum. Ezberden tekrar yazamayacağım kadar komplike sözleri bir kardeş es verince diğeri kaldığı yerden devam ettirebiliyor. Tek beyinle yaşayan ama bir şekilde ameliyatla ayrılmış ikizler gibiler. Saf, edebi, komik, sanatsal, duygusal, yer yer ürkütücü.
Memleket en kötü zamanlarını geçirirken biraz olsun nefes almak için Ferdi Yüksek ve Taşkın Yüksek isimli bu müthiş kardeşleri yani Duygusal Halı Yıkamacılar'ı mutlaka tanıyınız.