Pazar, Mayıs 17, 2020 -
4 comments
Kasiyerlerin Maaşlarına Göz Diken Dünya Devi
Başlığımız clickbait
(tıklama tuzağı) bir başlığa benziyor haklısınız. Keşke hemen tıklamasaydınız.
Bir tartıp, kısa bir muhakeme ile karar verseydiniz ancak ne yazık ki bu kararı
verenin kim olduğunu bile net bilemiyoruz. Özgür irademizle vermediğimiz kesin
gibi. (Meraklılar buraya) Yani şu an bu sayfayı kapatsanız benim için hiç sakıncası yok gerçekten. Ancak
madem tıkladınız ve paragrafın sonuna kadar da geldiniz bir beş dakika daha
dayanın derim. Eminim sonunda memnun kalacaksınız. Kalmayan kişiler mesajla
belirtsin, bir şekilde zayi olan 5 dakikayı tazmin etmeye çalışacağım.
devamını oku
Bütün dünyanın başına musallat olan Corona Pandemisi yüzünden insansız teknolojiler daha da konuşulur oldu. 2018'in ilk ayında
ilk mağazası ile faaliyetlerine başlayan, kasasız/kasiyersiz alışveriş imkanı
sunan Amazon Go şu an ABD'deki 26 mağazası ile sessiz sedasız büyürken ciddi
bir genişleme adımı attı ve teknolojisini diğer marketlere de satmaya karar
verdi.
Amerikalılar
durmuyor. Bize gene bilmiş bilmiş yazabileceğimiz bir konu daha çıkardılar. Ama durun önce biraz sövelim:
Ya Jeff Bozos sen
kimsin ya? Biz seni 94 yılında garajında kurduğun kitap satma sitesi
Amazon'daki kitap sever hallerinle biliyorduk. Hepimizin evde olduğu böyle zor zaanlarda bile virüs kapma pahasına çalışan kasiyerlerden,
depoculardan, şoförlerden neden nefret ediyorsun? Yoksa çocukken bu meslek
gruplarından biri ile kötü bir deneyimin mi oldu? Şeytanla anlaşma mı yaptın? Bu meslek
gruplarını bitirmeye yemin mi ettin? Bizler, yalnız ve güzel ülkemizde, en büyük gücümüzü kullanıp, üremeye çalışıp,
en az üç çocuk yapıp neredeyse memleketimizin her bir iline nasip olan yüzden
fazla üniversiteden mezun olup BİM, A101, Şok gibi zincirlerde kasiyerlik
yapalım, bu adam ise bizim üç kuruşluk maaşımıza göz diksin. Shame On You Jeff
Bezos!
Öhm. Evet, sakinim.
Müşterinin, kasiyer olmadan kendi başına tüm satış sürecini tamamlayacağı alışveriş aslında yeni bir konu değil. Ödeme teknolojilerinin gelişmesi ile son 10
senede çok ciddi aşamalar geçildi.
Ki bu aşamaların Sadakat/Loyalty dediğimiz kısmında ülkemizin hem öncülüğü hem de ciddi bir bilgi birikimi
var. (Dünya daha kartlı sadakat uygulamaları nedir bilmez iken 90'lı yıllarda Advantage Card ile içinde bir çok markayı barındıran bir sadakat sistemi gayet başarı ile çalışıyordu) Bugün çoğu 3M Migros şubesinde (eğer alkol ve tütün ürünü almadı iseniz) hiç kimse
ile muhatap olmadan kendiniz ödeme
yapabileceğiniz jet kasalar var. Gayet güzel çalışıyorlar. Yani kasiyerlerin maaşına Amazon'dan önce ödeme teknolojileri zaten göz dikmiş demek ki. Şu anda benim alışveriş yaptığım Migros'ta normal
kasiyerli kasaların yanında 8 tane jet kasa
ve ona bakan tek bir kişi var. Yani aslında 7 kasiyer bu jet kasalar yüzünden işsiz diyebiliriz düz
mantıkla.
Peki neden diğer kasiyerlerin de işsiz kalması gerekiyor? Ne yapacak bunca genç? Ekmek parası? Fıtrat?
Peki neden diğer kasiyerlerin de işsiz kalması gerekiyor? Ne yapacak bunca genç? Ekmek parası? Fıtrat?
Mecburuz da
ondan. Amerikalı yazar Kurt Wonnegut'un Player Piano (Otomatik Piyano) adlı eserinde, taa 1950'lerde sanki bugünleri görüp de anlattığı gibi, rekabet bizi buna
zorluyor. Makineler (yapay zekayı da içine dahil ediniz) ve insanların savaşı
aslında henüz çok ama çok yeni. Otomatik
Piyano'da neredeyse bütün işleri makinelerin yaptığı bir gelecek
anlatılır. Bu makinelerin yönetimi
de yüksek eğitimli ve yüksek
IQ'lulardan çok titiz olarak seçilen özel bir sınıf olan mühendis ve müdürlerdedir. Bunlar diğer büyük halktan yalıtılmış olarak nispeten lüks
içinde yaşarlar. Asıl halk için artık yapılabilecek anlamlı bir meslek
kalmamıştır. Popüler işlerden biri olan tamirci olmak da herkes tamirci olduğu
için işe yaramıyordur. Devlet mühendis/müdür olamayacak kadar düşük IQ'lü
halka iki seçenek sunar. Ya asker olurlar ya da devletin inşaat ordusunda yer
alıp imar işlerinde fiziki güçleri ile çalışırlar. Ancak artık gerçekte hiçbir iş yapmayan
insanoğlu makineleri kıskanmaya başlar. Hayatının anlamını yitirir ve
makinelere karşı bir isyana girişir.
Terminator, Ghost In The Shell, Matrix, Westworld sevdiğiniz eserler ise
makineler ve insanlar arasındaki savaşın ilk ve başarılı örneklerinden biri
için Otomatik Piyano'yu ısrarla öneririm.
Konumuza dönersek, firmaların makinelere yani yeni teknolojilere ihtiyacı var. Daha çok ve daha ucuza satabilmem için
maliyetlerimi düşürmem, operasyonlarımı optimize etmem gerekiyor. Eğer
kasiyerleri işten çıkarmazsam, kasiyerleri işten çıkarmış bir market ile
rekabet edemeyebilirim. "E, şu anda kasiyerleri işten çıkarmış market yokken ne
demeye çıkartıyorsun" diyecekleriniz olacaktır. -Olsun, potansiyeli var.
Her an bu teknolojiyi kullanıp, bunu geliştirip kasiyerleri işten çıkarabilir.
O yüzden ben ondan önce davranmalıyım. Kapitalizmin özü bu duyguda gizli
aslında. Meksika açmazı gibi. Karşı tarafın ihanet edeceği olasılığını düşünüp
ihanet etmek.
O kasiyerlerin üç
kuruş diyebileceğimiz maaşları biz açgözlü tüketicilerin dişinin kovuğuna bile
gitmese de artık geri dönüş yok. Oyun
çoktan başladı. Age Of Empires oynar gibi, çok hızlı bir şekilde gelişmemiz ve
rakiplerimizi yenmemiz lazım. Oyunu kazanınca ne olacak şu anda kimse bilmiyor.
Bunu da belki onyıllar sonra yaşayarak göreceğiz. Kurt Wonnegut
gibi yazarlar bize bunu 50'li yıllarda dahi yazdılar gerçi ama kitap
okumadığımız ya da bunun üzerinde düşünüp ihtimaller arasına almadığımız için
bunu yaşayarak öğreneceğiz gibi gözüküyor.
Karamsar gözlüğümüzü
kenara koyup baktığımızda ise teknolojik anlamda zaten keşfedilmiş akıllı telefonlardan, Kredi kartlarından barkod/RFID/NFC gibi
teknolojilerle bilgi okuma ve kolay ödeme sistemlerinin bir araya
gelmesi ile oluşmuş, aslında yıllardır beklenen bir hareket diyebiliriz buna.
Elbette somut haline gelmesi üstte anlattığımız distopya fikirlerini daha da
gerçekçi kılıyor bir yandan.
94 yılında aslında
sadece kitap satmak için bir Amerikan klasiği olarak evin garajında filizlenen
ve kurulan Amazon bugün dünyanın en büyük online perakende firması. Biz Türkler
nimetlerinden çok fazla faydalanamasak da Amerika'da evlerde Amazon'un verdiği
ve sadece üzerine basarak otomatik sipariş verdiğiniz dash buton'lar mevcut.
Amazon bu sistemi birkaç basamak daha öteye götürüyor. Kredi kartlarımızın tekelindeki ödeme sistemlerine akıllı telefonlar ile kendi alternatifini geliştiriyor. Müşteri deneyimini, tek tek barkod okutmak yerine, sadece raftan almak şeklinde kolaylaştırıyor. Üstelik Just Walk Out (https://www.justwalkout.com/) dediği yapı ile bu teknolojiyi bedelini ödeyen süpermarket zincirlerine satmaya başladı. Sadece girerken Kredi Kartınızı okutuyorsun. Ardından alışverişinizi yapıp hiç kimse ile muhatap olmadan yürüyüp çıkıyorsunuz. Sistem bir ürünü raftan aldığınızı ya da geri koyduğunuzu anlıyor. Alışverişten sonra ekstreniz email adresinize gönderiliyor.
Bu topraklara ne
zaman gelir bilemiyorum ya da Türkiye'ye geldiğinde BİM'in müthiş stratejisi
ile baş edebilir mi emin değilim. BİM'in
stratejisi ile kastettiğim şu:
Biliyorsunuz Türkiye'nin en büyük cirolu ve en çok sayıdaki perakende zinciri
BİM mağazalarında sadece 2-4 kişi çalışıyor. Onlar da aslında sadece kasiyer değil aynı zamanda
depocu, temizlik görevlisi, güvenlikçi gibi ek rolleri ile tam olarak joker
çalışanlar. Muhtemelen bu çalışanların maliyeti bugün bu sistemin kurulum ve
yaşatma maliyetlerinden düşüktür. Ama bu ne kadar sürer dersiniz? Bu teknoloji yerelleşip ucuzlayınca ne
olacak? A101, Şok ya da başka bir zincirin bu teknolojiyi uygulayıp maliyetlerini düşürdüğü noktada,
yaklaşık 7500 mağazasında kabaca 3 kişiden en az 22.500 kişi istihdam eden BİM
bu çalışanların 2/3'ünü kovar mı siz de bir düşünün?
Cevap çok basit. Bugün asgari ücret + yol yemek gibi bazı yan haklar alan bir zincir market çalışanının işverene olan aylık maliyetini kabaca 5.000 TL olarak hesaplayalım. 22.500 kişinin bir yıllık maliyeti kabaca 1 Milyar 350 Milyon TL yani gene kabaca 225 Milyon USD yapmakta. Mağaza başına min. 30 Bin USD maliyet. Bence gerekli yatırımın maliyeti bu bedele yaklaştığı ya da yaklaşacağı öngörüldüğü noktada Kasiyersiz BİM mağazalarını görmeye başlarız.
Amazon bu sistemi birkaç basamak daha öteye götürüyor. Kredi kartlarımızın tekelindeki ödeme sistemlerine akıllı telefonlar ile kendi alternatifini geliştiriyor. Müşteri deneyimini, tek tek barkod okutmak yerine, sadece raftan almak şeklinde kolaylaştırıyor. Üstelik Just Walk Out (https://www.justwalkout.com/) dediği yapı ile bu teknolojiyi bedelini ödeyen süpermarket zincirlerine satmaya başladı. Sadece girerken Kredi Kartınızı okutuyorsun. Ardından alışverişinizi yapıp hiç kimse ile muhatap olmadan yürüyüp çıkıyorsunuz. Sistem bir ürünü raftan aldığınızı ya da geri koyduğunuzu anlıyor. Alışverişten sonra ekstreniz email adresinize gönderiliyor.
Cevap çok basit. Bugün asgari ücret + yol yemek gibi bazı yan haklar alan bir zincir market çalışanının işverene olan aylık maliyetini kabaca 5.000 TL olarak hesaplayalım. 22.500 kişinin bir yıllık maliyeti kabaca 1 Milyar 350 Milyon TL yani gene kabaca 225 Milyon USD yapmakta. Mağaza başına min. 30 Bin USD maliyet. Bence gerekli yatırımın maliyeti bu bedele yaklaştığı ya da yaklaşacağı öngörüldüğü noktada Kasiyersiz BİM mağazalarını görmeye başlarız.
Özetle Amazon ve
aslında tüm yeni teknolojiler bilinçli ya da bilinçsiz olarak bize bir şeyler anlatıyor yıllardır. Elbette bu
sistemde kasiyerlere gerek olmasa da hala rafları düzene koyacak ve bittiğinde
yenileyecek çalışanlara ihtiyaç var. Ama
ne zamana kadar? Bugün bile Amazon
Lojistik merkezinde teslimat işlerini 200.000'den fazla robotla yürütüyor. (Kaynak) Boston Dynamics bant otomasyonlarının daha da ötesine geçerek amele gibi kolileri kucaklayıp taşıma yapan robotları tasarlayalı yıl oldu. Geleceği siz düşünün.
Bir yandan biz hala Bulut bilişim için
"fazla kafa yorarsan sıyırırsın" diyen politikacılar tarafından yönetilirken dünya robotların dünyasında işsiz kalan insanoğlu için "Evrensel Temel Gelir" adından maaş dağıtmayı tartışıyor. Kasiyerleri işsiz bırakan Amazon'u suçlamak artık işe yarar bir vizyon değil gibi. Pandemi dolayısı ile bu denklem daha da karmaşık hale büründü. Ucuz işgücü ile nispeten medeni ülkelerin markalarının üretim cenneti haline gelen uzakdoğunun avantajı Corona yüzünden daha da tartışılır oldu. Lojistik olanakları ortadan kalkınca basit bir maskeyi bile vatandaşlarına ulaştıramayan batılı devletler bu olaylardan ciddi dersler çıkaracaklardır. Küresel dünya vizyonu yara aldı acaba kendini toparlayacak mı önümüzdeki yıllarda göreceğiz. Peki biz ne yapmalıyız?
-O da soru mu yahu, milli irademiz sandıkta ne karar verdiğini söyleyecek tabi ki, hele biraz daha sabredin.
-O da soru mu yahu, milli irademiz sandıkta ne karar verdiğini söyleyecek tabi ki, hele biraz daha sabredin.